Kategori: Nörolojik Hastalıklar

Başdönmesi ve Migren: Vertigöz Migren nedir?

Migren hastaları başdönmesi yaşayabilirler. Vertigo aslında bir hastalığı değil bir şikayeti tanımlamaktadır ve latince “başdönmesi” demektir.

Vertigoya neden olabilecek birçok hastalık vardır; beyindeki ya da iç kulaktaki başdönmesi merkezlerini etkileyen süreçler hastanın başdönmesi şikayeti yaşamasına neden olabilirler. Başdönmesi ya da vertigo nöroloji ve kulak burun boğaz uzmanlık alanlarının ortak konusudur. Devamı için

Hafif ve Orta Derecede Uyku Apne Sendromu Hipertansiyon Ve Diyabet Riskini Arttırıyor

İki yeni çalışmadaki bilgiler hafif orta derecede uyku apne sendromunun hipertansiyon ve diyabet riskini arttırdığını gösterdi. Pennsylvania, Penn State Üniversitesi Tıp Fakültesi, Uyku Araştırma ve Tedavi Merkezi’nde çalışan Dr. Alexandros N. Vgontzas’ın baş araştırmacı olduğu çalışmaların bulguları hafif uyku apne sendromunun bile benzer yaştaki uyku apne sendromu olmayan kişilerle kıyaslandığında hipertansiyon gelişme riskini 4 kat arttırdığını gösterdi. Benzer şekilde, orta derecede uyku apne sendromu diyabet gelişme riskini 3 kat arttırıyor. Hafif ve orta derecede uyku apne sendromunun erken tanısı ve tedavisi genç ve orta yaşlı kişilerde kardiyak ve metabolik hastalıkların önlenmesi açısından çok önemlidir. Bu yaş grubunda uyku apne sendromu ile metabolik bozuklukların yakın ilişkisi nedeni ile yıllık muayenelerin ve kilo kontrolü, sağlıklı diyet, düzenli egzersiz, stres kontrolü gibi yaşam tarzı ile ilgili düzenlemelerin yapılması çok önemlidir.

Devamı için

Çocuklarda Migren Atağının Tedavisinde Kullanılan İlaçlar

Çocuklarda migren atak tedavisi ya da sık baş ağrısı çeken çocuklarda koruyucu ilaç tedavileri ile ilgili kontrollü bilimsel çalışmalar yeterli sayıda olmadığından, erişkin baş ağrısı hastaları için geçerli olan bilimsel kanıtlar migrenli çocuk hastalarının tedavisinde de doğru kabul edilir. Çocuklarda baş ağrısı tanısı, Dünya Baş Ağrısı Derneği’nin önerdiği erişkin baş ağrısı tanı kriterleri kullanılarak konulur. Ancak çocuklardaki migren atakları erişkinde görülenden bazı farklı özelikler taşır. Migrenli çocuklarda baş ağrısı süresi, baş ağrısının yerleştiği bölge, iki yanlı olma eğilimi gibi özellikler erişkinlerde görülenden farklıdır. Ayrıca küçük çocuklarda migren baş ağrısı erişkindeki gibi klinik vermeden önce karın ağrısı, şiddetli kusma atakları, baş dönmesi ya da kaslarda istemsiz kasılma biçiminde “migren varyantı” olarak tanımlanan farklı şekillerde başlayabilir. Baş ağrısı ile ilgilenen bir nöroloji uzmanı ayırıcı tanı için gerekli testleri yaptıktan sonra, çocukta baş ağrısı olmaksızın ortaya çıkan bu belirtilerin migren öncülü olduğunu saptayabilir.

Devamı için

Obstrüktif Uyku Apne Sendromu

Obstrüktif uyku apne sendromu ağız ve burun boşluklarının arka yüzündeki (farinks) hava yolunda uyku sırasında olan daralma nedeni ile oluşan ve sık rastlanan bir hastalıktır. Bu daralmanın sebepleri ve mekanizması birçok nedenden kaynaklanabilmekle birlikte, yapısal olarak daha hassas olan hava yolunda uyku sırasında kas tonusu (gerginlik) azalması ile ilişkilidir. Tüm yaş gruplarında görülebilir, görülme sıklığı 30-60 yaş arasında erkeklerde % 4, kadınlarda % 2 olarak bildirilmiştir. Obstrüktif Uyku Apne Sendromu yaşla birlikte daha sık olarak ortaya çıkar, 50-70 yaşları arasında arasında görülme sıklığı pik yapar.

Obstruktif uyku apne sendromu gelişme olasılığını arttıran bazı fiziksel özellikler aşağıdaki tabloda özetlenmiştir. Devamı için

Huzursuz Bacaklar Sendromu nedir?

Huzursuz Bacaklar Sendromu (Restless Legs Syndrome) istirahat sırasında ortaya çıkan bacaklarda huzursuzluk, ağrı, karıncalanma, hareket isteği isteğidir. Şikayetler genellikle gece yatağa girince belirginleşir ve hastanın uykuya dalmasını zorlaştırır. Yürümek ya da bacakları hareket ettirmek bu rahatsızlık hissini hafifletir. Uzun yolculuklar, sinema ya da tiyatro gibi ortamlar hastalar için bir işkenceye dönüşebilir.  Hastalar sürekli bacaklarını hareket ettirmek istediklerinden, zamanla bu aktivitelerden kaçınamaya başlarlar. Huzursuz bacaklar sendromu olan hastalar yaşadıkları rahatsızlığı tarif etmekte zorlanıp, karıncalanma, uyuşma, farklı bir his, çekilme, gerilme, kramp, huzursuzluk gibi farklı biçimlerde tanımlayabilirler. Hastalığın toplumda görülme sıklığı % 3-10 olarak bildirilmiştir.

Uluslararası Huzursuz Bacaklar Çalışma Grubu hastalığın ana kriterlerini aşağıdaki şekilde tanımlamıştır. Devamı için

Uyku ve uykusuzluk

Uyku santral sinir sistemi tarafından oluşturulan, hemodinamik, metabolik, otonomik ve solunum parametrelerin değişiklikler gösterdiği fizyolojik bir durumdur. Son 30 yılda uyku tıbbı nörolojinin içinde yeni bir alt disiplin olarak yer almıştır. Elektroensefalografi (EEG) ve poligrafik kayıtların kullanılmaya başlanılması ve uyku bozuklukları sınıflamalarının yayınlanması ile bu hastalıkların tanısı daha kolaylıkla konulmaya başlanmıştır.

İnsomnia (uykusuzluk) sık görülen ve halk sağlığını etkileyen en önemli bir  uyku hastalığıdır. Bu bölümde sizlere uyku fizyolojisi ve uykusuzluk (insomnia) hakkında bilgi vereceğim. Devamı için

Migren akut atak tedavisinin bir aydaki sıklığı ne kadar olmalıdır?

Migren ataklarının tedavisinde kullanılan ilacın işe yaramaması ve migrenin yarattığı kısıtlılığın artması durumunda hastalar sıklıkla yardım ararlar. Migrende karşılanamayan ihtiyaçları anlamak tedavinin iyileştirilmesindeki en önemli anahtardır. Epizodik (aralıklı) migren ataklarının tedavisinde nöroloji uzmanı aynı ilacı erken dönemde ve uygun dozda kullandığı taktirde ağrının tekrarı riskini ve migren atağının yarattığı kısıtlılığı, kurtarıcı ilaç ihtiyacını riskini azaltacaktır. Devamı için

Nöroloji nedir?

Nöroloji sinir sistemi ile ilgili hastalıkların tanı ve tedavisinin medikal (ilaçla) yapıldığı dahili bir bölümdür. Nöroşüriji (beyin cerrahisi) ise bu hastalıkların cerrahi olarak tedavi edildiği bölüme verilen addır. Aslında hem nöroloji ve nöroşiruji uzmanı sinir sistemi hastalıklarını tedavi etmeye çalışıyor, ancak kullandıkları yöntemler farklı; biri ilaç veriyor (nöroloji), diğeri ise ameliyat ediyor (nöroşiruji). Bu ayrım henüz pek çok kişinin kafasında tam olarak yerleşmediğinden bazen iki dal karıştırılabiliyor.

Sinir sistemi dediğimizde beyin, beyinden çıkan koku, görme, işitme, yüzün dokunma ve ağrı duyusunu,göz hareketleri, mimik, çiğneme, konuşma, yutma ve dil kaslarına giden kafa çifti dediğimiz sinirleri, omurilik, omurilikten çıkan ve giriş yapan motor, duyu yolları ve refleksleri sağlayan sinir köklerini (radiks), onların oluşturduğu pleksus denilen sinir kavşaklarını, oradan çıkan kol ve bacaklardaki kaslara giden çevresel (periferik) sinirleri, kasla sinir arasındaki bileşkeyi ve kasları kastediyoruz.

Nöroloji uzmanı yukarıda adı geçen sinir dokuları ile ilişkili hastalıkların tanınmasında ve tedavi edilmesinde rol oynar. Bazı hastalarımız nörolojinin tam olarak hangi konularla ilgilendiğini bilemediği için, iç hastalıkları, kulak burun boğaz, fizik tedavi ve beyin cerrahisi gibi dallardan randevu almaktadır. Bu hem hastalarımız, hem de nörolojik hastalıklar ile ilgili yeterli donanıma sahip olmayan başka dal hekimleri için gereksiz zaman ve enerji kaybına neden olmaktadır. Bu yazımda toplumda en sık görülen nörolojik hastalıkların hangileri olduğu hususunda kısaca bilgi vermeye çalışacağım.

Dünya Sağlık Örgütü’nün raporuna göre en sık görülen nörolojik hastalık beyin damar hastalıklarıdır (%55). Bu ana başlığın içine beyin damar tıkanıklıkları ve beyin kanamaları girer. Beyin damar hastalıkları ister tıkayıcı, ister kanayıcı olsun sıklıkla kişinin günlük yaşam aktivitelerini aksatan felç, konuşma, anlama ya da denge bozukluğuna neden olurlar. Beyin damar hastalıkları kişinin uzun süre fizik tedavi görmesine ve başkalarına bağımlı bir yaşam sürmesine yol açacak kalıcı ya da ağır sekellerle sonuçlanabilirler. Oysa inmenin önlenebilir risk faktörleri vardır. Ne yazık ki inme oluştuktan sonra tedavi edilebilir bir hastalık değildir. Bu nedenle koruyucu hekimlik çok önemlidir. Atmış yaş üstü kişilerin, nöroloji uzmanı ile görüşerek kendi risk analizlerini yaptırmaları, çoğu zaman kalıcı sekelle sonuçlanan bu hastalıktan korunmaları açısından çok önemlidir.

Yaşlı toplumun nüfusunun giderek arttığı dünyamızda ikinci en sık görülen nörolojik hastalık ise Alzheimer hastalığı ya da bunamaya neden olan diğer süreçlerdir (% 12). Bu konu ile ilgili detaylı bilgiyi nörolojik hastalıklar bölümünde Alzheimer hastalığı ile ilgili hazırladığı iki slayt setinde bulabilirsiniz.

Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre en sık görülen üçüncü nörolojik hastalık migren olarak bildirilmiştir (% 8.3). Migren sıklıkla 20-30 yaşlarında ortaya çıkan tekrarlayıcı baş ağrısı hastalığıdır. Türkiye’de yapılan bir çalışmada bu yaş grubunda kadınların % 24.6, erkeklerin ise % 8.5’unun migren hastası olduğu ortaya konulmuştur. Migren uygun şekilde tedavi edilmediğinde kronikleşme (süreğenleşme) riski taşıyan, kişinin ruh sağlığında ve işlevselliğinde ciddi kayıplara yol açabilen bir hastalıktır.

Dördüncü sıklıkta görülen nörolojik hastalık ise epilepsidir (%7.9). Epilepsi, halk arasındaki adı ile sara hastalığı, tekrar eden nöbetlerle seyreden kronik bir nörolojik hastalıktır. Birçok alt tipi olan bu hastalıkta hastaların sıklıkla bu ilaçları uzun yıllar kullanmaları gerekmektedir. Epilepsi nöbeti geçirmeyi tetikleyebilecek mevcut durumları iyi değerlendirip, onlardan kaçınmaları da bu hastaların nöroloji uzmanından almaları gereken önemli bilgiler arasındadır.

Menenjit beyin zarların iltihaplanması sonucu baş ağrısı, yüksek ateş, ense sertliği, epilepsi nöbetleri, bilinç bozukluğu hatta komaya neden olabilen beşinci sıklıkta görülen nörolojik hastalıktır (% 5.8). Geri dönüşümsüz sonuçlar doğmadan erken dönemde tanınıp, hızla tedavi edilmesi gereken çok önemli bir hastalık olan menenjitte nöroloji uzmanı tanı için lomber ponksiyon denilen, halk arasında belden su alma olarak bilinen işlemi uygular. Bu yöntemle menenjite yol açan mikrobun bakteri mi, virüs mü olduğu belirlenerek, uygun tedavi başlanır.

Parkinson hastalığı Dünya Sağlık Örgütü tarafından altıncı sıklıkta görülen nörolojik hastalık olarak tanımlanmıştır (%1.8). Beyinde dopamin adlı kimyasal ileticiyi salgılayan hücrelerin ilerleyici kaybı ile karakterize bu hastalık hareketlerde yavaşlama, elde titreme, yürüyüş ve posturün (duruşun) bozulması ile belirti veren ve kişinin günlük yaşam aktivitelerini bozan süreğen bir hastalıktır. Parkinson hastalığının tedavisi, bir kişinin üzerine elbise dikmek gibi kişiye özel planlanan bir tedavidir. Parkinson hastalarının devamlı ilişki halinde oldukları aynı nöroloji uzmanı tarafından takip edilmeleri önerilir.

Multipl Skleroz tüm nörolojik hastalıklar içinde yedinci sıklıkta yer alır (% 1.6). Genç yaşta başlayan bu hastalıkta nöroloji uzmanı erken dönemde tanı koyduğunda hastalığın kalıcı sekel bulgulara neden olmasına izin vermeden tedavi başlayarak kişinin işlevselliğinin bozulmasına engel olmaktadır.

İlerleyen günlerde sizlere bu hastalıklar ile ilgili daha detaylı bilgi vermeye çalışacağım.

İntraoperatif Nöromonitorizasyon

 

İntraoperatif monitorizasyon (IOM) ameliyat sırasında beyin, omurilik, sinir kökleri ve refleks yolların sürekli izlenmesi işlemidir. Bunun için ameliyat başlamadan, hasta anestezi altında iken saçlı deri, kaslar, sinirler üzerine uyarıcı ve kayıt elektrotları yerleştirilir. Ameliyatın başlangıcında motor, duyu ve refleks yanıtlar kaydedilir. İntraoperatif monitorizasyon yapan nöroloji uzmanı bu yanıtları ameliyat sürecinde izlenerek, büyüklüklerinde, başlangıç sürelerinde bir değişiklik olup olmadığına ya da istikrarlı bir şekilde elde edilmeye devam edip etmemelerine göre cerrahi sırasında korundukları ya da zarar gördükleri yönünde cerraha geri bildirimde bulunulur. Nöroloji uzmanı bu takibi tüm ameliyat boyunca sürdürür.

Devamı için

Çocukluk Döneminde Baş Ağrısı

images Çocukluk döneminde baş ağrısı görülme sıklığı okul dönemindeki çocuklarda % 5.9 ile % 82 arasında bildirilmiştir 1. Çocuklarda en sık rastlanan kronik baş ağrısı gerilim tip baş ağrısı ve migrendir. Devamı için