Etiket: migren

Çocuklarda Migren Atağının Tedavisinde Kullanılan İlaçlar

Çocuklarda migren atak tedavisi ya da sık baş ağrısı çeken çocuklarda koruyucu ilaç tedavileri ile ilgili kontrollü bilimsel çalışmalar yeterli sayıda olmadığından, erişkin baş ağrısı hastaları için geçerli olan bilimsel kanıtlar migrenli çocuk hastalarının tedavisinde de doğru kabul edilir. Çocuklarda baş ağrısı tanısı, Dünya Baş Ağrısı Derneği’nin önerdiği erişkin baş ağrısı tanı kriterleri kullanılarak konulur. Ancak çocuklardaki migren atakları erişkinde görülenden bazı farklı özelikler taşır. Migrenli çocuklarda baş ağrısı süresi, baş ağrısının yerleştiği bölge, iki yanlı olma eğilimi gibi özellikler erişkinlerde görülenden farklıdır. Ayrıca küçük çocuklarda migren baş ağrısı erişkindeki gibi klinik vermeden önce karın ağrısı, şiddetli kusma atakları, baş dönmesi ya da kaslarda istemsiz kasılma biçiminde “migren varyantı” olarak tanımlanan farklı şekillerde başlayabilir. Baş ağrısı ile ilgilenen bir nöroloji uzmanı ayırıcı tanı için gerekli testleri yaptıktan sonra, çocukta baş ağrısı olmaksızın ortaya çıkan bu belirtilerin migren öncülü olduğunu saptayabilir.

Devamı için

Migren akut atak tedavisinin bir aydaki sıklığı ne kadar olmalıdır?

Migren ataklarının tedavisinde kullanılan ilacın işe yaramaması ve migrenin yarattığı kısıtlılığın artması durumunda hastalar sıklıkla yardım ararlar. Migrende karşılanamayan ihtiyaçları anlamak tedavinin iyileştirilmesindeki en önemli anahtardır. Epizodik (aralıklı) migren ataklarının tedavisinde nöroloji uzmanı aynı ilacı erken dönemde ve uygun dozda kullandığı taktirde ağrının tekrarı riskini ve migren atağının yarattığı kısıtlılığı, kurtarıcı ilaç ihtiyacını riskini azaltacaktır. Devamı için

Nöroloji nedir?

Nöroloji sinir sistemi ile ilgili hastalıkların tanı ve tedavisinin medikal (ilaçla) yapıldığı dahili bir bölümdür. Nöroşüriji (beyin cerrahisi) ise bu hastalıkların cerrahi olarak tedavi edildiği bölüme verilen addır. Aslında hem nöroloji ve nöroşiruji uzmanı sinir sistemi hastalıklarını tedavi etmeye çalışıyor, ancak kullandıkları yöntemler farklı; biri ilaç veriyor (nöroloji), diğeri ise ameliyat ediyor (nöroşiruji). Bu ayrım henüz pek çok kişinin kafasında tam olarak yerleşmediğinden bazen iki dal karıştırılabiliyor.

Sinir sistemi dediğimizde beyin, beyinden çıkan koku, görme, işitme, yüzün dokunma ve ağrı duyusunu,göz hareketleri, mimik, çiğneme, konuşma, yutma ve dil kaslarına giden kafa çifti dediğimiz sinirleri, omurilik, omurilikten çıkan ve giriş yapan motor, duyu yolları ve refleksleri sağlayan sinir köklerini (radiks), onların oluşturduğu pleksus denilen sinir kavşaklarını, oradan çıkan kol ve bacaklardaki kaslara giden çevresel (periferik) sinirleri, kasla sinir arasındaki bileşkeyi ve kasları kastediyoruz.

Nöroloji uzmanı yukarıda adı geçen sinir dokuları ile ilişkili hastalıkların tanınmasında ve tedavi edilmesinde rol oynar. Bazı hastalarımız nörolojinin tam olarak hangi konularla ilgilendiğini bilemediği için, iç hastalıkları, kulak burun boğaz, fizik tedavi ve beyin cerrahisi gibi dallardan randevu almaktadır. Bu hem hastalarımız, hem de nörolojik hastalıklar ile ilgili yeterli donanıma sahip olmayan başka dal hekimleri için gereksiz zaman ve enerji kaybına neden olmaktadır. Bu yazımda toplumda en sık görülen nörolojik hastalıkların hangileri olduğu hususunda kısaca bilgi vermeye çalışacağım.

Dünya Sağlık Örgütü’nün raporuna göre en sık görülen nörolojik hastalık beyin damar hastalıklarıdır (%55). Bu ana başlığın içine beyin damar tıkanıklıkları ve beyin kanamaları girer. Beyin damar hastalıkları ister tıkayıcı, ister kanayıcı olsun sıklıkla kişinin günlük yaşam aktivitelerini aksatan felç, konuşma, anlama ya da denge bozukluğuna neden olurlar. Beyin damar hastalıkları kişinin uzun süre fizik tedavi görmesine ve başkalarına bağımlı bir yaşam sürmesine yol açacak kalıcı ya da ağır sekellerle sonuçlanabilirler. Oysa inmenin önlenebilir risk faktörleri vardır. Ne yazık ki inme oluştuktan sonra tedavi edilebilir bir hastalık değildir. Bu nedenle koruyucu hekimlik çok önemlidir. Atmış yaş üstü kişilerin, nöroloji uzmanı ile görüşerek kendi risk analizlerini yaptırmaları, çoğu zaman kalıcı sekelle sonuçlanan bu hastalıktan korunmaları açısından çok önemlidir.

Yaşlı toplumun nüfusunun giderek arttığı dünyamızda ikinci en sık görülen nörolojik hastalık ise Alzheimer hastalığı ya da bunamaya neden olan diğer süreçlerdir (% 12). Bu konu ile ilgili detaylı bilgiyi nörolojik hastalıklar bölümünde Alzheimer hastalığı ile ilgili hazırladığı iki slayt setinde bulabilirsiniz.

Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre en sık görülen üçüncü nörolojik hastalık migren olarak bildirilmiştir (% 8.3). Migren sıklıkla 20-30 yaşlarında ortaya çıkan tekrarlayıcı baş ağrısı hastalığıdır. Türkiye’de yapılan bir çalışmada bu yaş grubunda kadınların % 24.6, erkeklerin ise % 8.5’unun migren hastası olduğu ortaya konulmuştur. Migren uygun şekilde tedavi edilmediğinde kronikleşme (süreğenleşme) riski taşıyan, kişinin ruh sağlığında ve işlevselliğinde ciddi kayıplara yol açabilen bir hastalıktır.

Dördüncü sıklıkta görülen nörolojik hastalık ise epilepsidir (%7.9). Epilepsi, halk arasındaki adı ile sara hastalığı, tekrar eden nöbetlerle seyreden kronik bir nörolojik hastalıktır. Birçok alt tipi olan bu hastalıkta hastaların sıklıkla bu ilaçları uzun yıllar kullanmaları gerekmektedir. Epilepsi nöbeti geçirmeyi tetikleyebilecek mevcut durumları iyi değerlendirip, onlardan kaçınmaları da bu hastaların nöroloji uzmanından almaları gereken önemli bilgiler arasındadır.

Menenjit beyin zarların iltihaplanması sonucu baş ağrısı, yüksek ateş, ense sertliği, epilepsi nöbetleri, bilinç bozukluğu hatta komaya neden olabilen beşinci sıklıkta görülen nörolojik hastalıktır (% 5.8). Geri dönüşümsüz sonuçlar doğmadan erken dönemde tanınıp, hızla tedavi edilmesi gereken çok önemli bir hastalık olan menenjitte nöroloji uzmanı tanı için lomber ponksiyon denilen, halk arasında belden su alma olarak bilinen işlemi uygular. Bu yöntemle menenjite yol açan mikrobun bakteri mi, virüs mü olduğu belirlenerek, uygun tedavi başlanır.

Parkinson hastalığı Dünya Sağlık Örgütü tarafından altıncı sıklıkta görülen nörolojik hastalık olarak tanımlanmıştır (%1.8). Beyinde dopamin adlı kimyasal ileticiyi salgılayan hücrelerin ilerleyici kaybı ile karakterize bu hastalık hareketlerde yavaşlama, elde titreme, yürüyüş ve posturün (duruşun) bozulması ile belirti veren ve kişinin günlük yaşam aktivitelerini bozan süreğen bir hastalıktır. Parkinson hastalığının tedavisi, bir kişinin üzerine elbise dikmek gibi kişiye özel planlanan bir tedavidir. Parkinson hastalarının devamlı ilişki halinde oldukları aynı nöroloji uzmanı tarafından takip edilmeleri önerilir.

Multipl Skleroz tüm nörolojik hastalıklar içinde yedinci sıklıkta yer alır (% 1.6). Genç yaşta başlayan bu hastalıkta nöroloji uzmanı erken dönemde tanı koyduğunda hastalığın kalıcı sekel bulgulara neden olmasına izin vermeden tedavi başlayarak kişinin işlevselliğinin bozulmasına engel olmaktadır.

İlerleyen günlerde sizlere bu hastalıklar ile ilgili daha detaylı bilgi vermeye çalışacağım.

Çocukluk Döneminde Baş Ağrısı

images Çocukluk döneminde baş ağrısı görülme sıklığı okul dönemindeki çocuklarda % 5.9 ile % 82 arasında bildirilmiştir 1. Çocuklarda en sık rastlanan kronik baş ağrısı gerilim tip baş ağrısı ve migrendir. Devamı için

Ağrı ve stres birbirleri ile ilişkili durumlar mıdır?

Ağrı Uluslar Arası Ağrı Araştırmaları Teşkilatı (IASP) tarafından “vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan, gerçek ya da olası bir doku hasarı ile birlikte bulunan, kişinin geçmişteki deneyimleri ile ilgili duysal, afektif, hoş olmayan bir duyudur” diye tanımlanır. Stres de modern dünyada kaçınamadığımız bir faktör ne yazık ki.. Bazen daha çok, bazen daha az olmak üzere hepimiz strese maruz kalıyoruz. Beynimiz bir bilgisayar programı gibi, birçok karmaşık yazılım bir arada çalışıyor. Bazen bilgisayar kitlendiğinde açıp kapamak işe yararken, beynimizin böyle bir “aç-kapa” düğmesi olmadığından, bu karmaşa hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Beyinde ağrı, depresyon ve stresle ilişkili yollar ortak nörotransmitter (kimyasal ileticiler) kullandıklarından bu durumlar sıklıkla iç içe geçerek bir arada bulunabiliyor.

Genetik hepimizin yazılımdaki değiştiremeyeceğimiz en önemli faktör elbette, ancak çevresel nedenlerin, özellikle stresin birçok hastalığın ortaya çıkmasında ve kötüleşmesindeki en önemli neden olduğunu biliyoruz. Stresin ortadan kaldırılması mümkün olmadığında iyi yönetilmesi, hastalıkla ilişkisinin ortaya konulup, tedavisinin başlanılması sürecin kronikleşmesi riskini azaltacaktır.

Kronik (süreğen) migren ve gerilim tip baş ağrısı hastalarında yapılan toplum bazlı çalışmalarda bu kişilerde depresyon, anksiyete (kaygı) oranlarının yüksek olduğu ve stresle başa çıkamada yetersiz olduğu gösterilmiştir. Baş ağrısı yanı sıra  boyun ve bel ağrısı problemi yaşayan hastaların öykülerinde ağrının stresle kötüleştiği hastalar tarafından sıklıkla ifade edilen bir faktördür.

Fibromiyalji bir ağrı hastalığıdır. Kronik ağrısı olan hastalar birçok inceleme yaptırıp sonuçları normal çıktığı halde günlük yaşam aktivitelerini bozan, performanslarını etkilene yaygın vücut ağrıları çekmeye devam ederler. Oysa fibromiyalji muayene sırasında hekim tarafından konulan klinik bir tanıdır. Fibromiyalji de stresle kötüleşen bir hastalıktır.

Ağrı ve stres ilişkisinin değerlendirilmesinde hastalarımızın bir nöroloji uzmanı ile görüşerek takip ve tedavi konusunda görüş almaları yaşam kalitelerini arttırma konusunda faydalı olacaktır.

Botoks Migrende Çözüm Mü?

Migren hem iş, hem aile hayatını etkileyen bir hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı araştırmaya göre, migren günlük yaşam aktivitelerinde yarattığı kısıtlılık nedeni ile, kadınlarda beşinci hastalık iken, erkeklerde ise ilk yirmi hastalık arasında yer alır. Bir ayda baş ağrısı çekilen gün sayısının fazlalığı ve baş ağrısı atakların şiddetli olması migrenin yarattığı kısıtlılığı değerlendirirken kullanılan ölçütlerdir. Kronik migren tanısı hastanın 3 ay süresince, ayda 15 günden fazla baş ağrısının olması, bu ağrı özelliklerinin ayın en az 8 gününde migren tanı kriterlerini karşılaması ve migren için spesifik olan tedavilere yanıt vermesi durumunda konulur. Devamı için

Baş Ağrısı Olan Hasta Hangi Bölümden Randevu Almalıdır? Baş Ağrım Migren midir?

Migren genellikle 20-30 yaşlarında görülmeye başlayan bir baş ağrısı hastalığıdır. Bu hastalık genellikle kadınlarda görülme eğilimindedir. Türkiye ve dünyada yapılan toplum çalışmalarında, bu yaş gruplarında migren kadınlarda % 16-22, erkeklerde % 8 oranında görülmektedir.  Yani bu istatistikler doğrultusunda denebilir ki, bu yaşlarda her beş kadından ve her on erkekten biri migren hastasıdır. Devamı için