Uyku ve uykusuzluk

Uyku ve uykusuzluk

Uyku santral sinir sistemi tarafından oluşturulan, hemodinamik, metabolik, otonomik ve solunum parametrelerin değişiklikler gösterdiği fizyolojik bir durumdur. Son 30 yılda uyku tıbbı nörolojinin içinde yeni bir alt disiplin olarak yer almıştır. Elektroensefalografi (EEG) ve poligrafik kayıtların kullanılmaya başlanılması ve uyku bozuklukları sınıflamalarının yayınlanması ile bu hastalıkların tanısı daha kolaylıkla konulmaya başlanmıştır.

İnsomnia (uykusuzluk) sık görülen ve halk sağlığını etkileyen en önemli bir  uyku hastalığıdır. Bu bölümde sizlere uyku fizyolojisi ve uykusuzluk (insomnia) hakkında bilgi vereceğim.

Uyku fizyolojisi

İnsan yaşamının 1/3’ü uykuda geçer. Uyku beyin fonksiyonlarının sürdürülmesi için gereklidir. Uykunun bozulması duygu durumda, bilişsel fonksiyonlarda ve hormon ritminde aksamalara neden olur. Birçok araştırma uyku miktarındaki azalmanın öğrenme ve hafıza fonksiyonlarında bozulmaya yol açtığını göstermiştir. Çoğu erişkin için 7-8 saat uyku yeterlidir. Yaşla birlikte yatakta uyanık geçilen zamanlar ve uykunun bölünmesi artar, uyku miktarı azalır.

Uyku uyanıklık siklusu iki süreç tarafından kontrol edilir (1); sirkadiyen ve homostatik süreçler. Sirkadiyen ritm vücut ve beyinin günlük ritmini düzenler. Sirkadiyen ritmi düzenleyen hücreler hipotalamusta suprakiazmatik nukleusta yer alır. Bu hücreler parlak ışık ve kısmen ısıdan etkilenir. Sabahları parlak ışık vücut saatinin düzenlenmesi için gereklidir. Sirkadiyen ritmin uyku verici etkisi saat 23.00 civarı başlar, saat 04.00’a kadar artarak pik yapar. Homostatik süreç uyanıklığa bağımlıdır. Kişinin son uykusundan uyanışından itibaren geçen miktara bağlı olarak giderek artar. Sabah kalkıştan 11-16 saat sonra maksimuma varır. Bu iki süreç uykunun başlamasında birbirlerine bağlantılıdır. Genelde yatağa gidiş saatlerinde her ikisi de yüksek seviyelerdedir. Uyku sırasında sirkadiyen süreç yüksekken, homostatik süreç giderek azalır.

İnsomnia (Uykusuzluk)

Uykusuzluk yaşam kalitesinde düşme, iş gücü kaybı, fiziksel ve mental (zihinsel) hastalıklara yol açan önemli bir sağlık problemidir. Yapılan çalışmalarda toplumun % 30’unun uykusuzluk çektiği, bu kişilerin % 20’sinde uykusuzluğun (kronik) süreğen hale geldiği  bildirilmiştir.

İnsomnia primer (birincil) ya da sekonder (ikincil) olarak ayırt edilir. Primer insomnia eşlik eden psikiyatrik, medikal bozukluk ve uyku hastalığı olmaksızın ortaya çıkan uykusuzluktur ve sekonder insomniyaya kıyasla daha nadirdir.  Sekonder uykusuzluğa sebep olabilen mekanizmalar aşağıda özetlenmiştir:

  • Fizyolojik (stres, gürültü, çocuk nedeni ile geceleri uyanmak zorunda kalmak)
  • Psikiyatrik nedenler (anksiyete, depresyon)
  • Kullanılan ilaçlar ve farmakolojik nedenler (beta blokerler, antidepresanlar, alkol-kafein kullanımının bırakılması, santral sinir sistemi stimulanları)
  • Fiziksel nedenler (ağrı, gebelik, kardiyak, solunum sistemi hastalıkları)
  • Uyku-uyanıklık siklüsü bozuklukları (jet-lag, vardiyalı çalışma çalışma koşulları)

Uykusuzluğun tedavisinde fizyolojik ve farmakolojik yaklaşımlar mevcuttur. Depresyon, anksiyete gibi insomniya ile birlikte olabilen hastalıkların tanısının konulması ve tedavi edilmesi gerekir. Kişinin uyku alışkanlıklarının daha detaylı takip edilebilmesi için bir uyku günlüğü tutması önerilir. Fizyolojik yaklaşımlarda hastayı uyku alışkanlığını düzenleme konusunda bilgilendirme, gevşeme egzersizleri, kognitif ve davranışçı tedaviler yer alır. İlaç tedavisinde genelikle kısa etkili GABA-A benzodiazepin reseptör agonistleri kullanılır. Uykusuzluğa eşlik eden uyku apne sendromu gibi hastalıların olması durumunda süreci kötüleştirebilirler, bu nedenle hastanın öyküsünün detaylı alınması önemlidir.

Uykusuzluk sıklıkla üzüntü ve sıkıntı verici bir yaş olayı ardından başlayabilir. Bu süreç düzeldikten sonra uykusuzluk devam ediyor olabilir. Uykusuzluk kişinin yaşam kalitesini bozan ciddi bir sağlık sorunudur. Tedavi için ilk basamak hasta özelinde kişinin uykusuzluğuna neden olan süreçleri değerlendirme ve uyku alışkanlıklarının düzenlenmesidir. Uykusuzluğun kronik (süreğen) hale gelmemesi için 4 haftayı geçen uykusuzlukta bir nöroloji uzmanı ile görüşerek tedbir alınması önerilir.

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir